Nov, 30 -0001

Dünya'da ilk kez Tek delikten ROBOTİK CERRAHİ ile (İZSİZ) rahim alınması operasyonunu gerçekleştirmiştir.


Dünyanın ayakta alkışladığı Türk hekim

Bugüne kadar pek çok başarıya imza atan, İzmir'deki ameliyatı Amerika'dan yayınlanan Prof Dr. Fatih Şendağ bu operasyonla adından sıkça söz ettiriyor

 

METİN BURMALI (HABER MERKEZİ)

Adana'da başlayan, sıkıntılarla dolu uzun bir yolculuğun ve yoğun emeğin sonunda İzmir'e uzanan bir başarı hikayesinin kahramanı o. Türk Jinekolojik Endoskopi Derneği Başkanı ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Fatih Şendağ. Bugüne kadar pek çok başarıya imza attı ancak İzmir'deki ameliyatı Amerika'dan yayınlanan Şendağ bu operasyonla adından sıkça söz ettirdi. Tek delikten robotik yolla rahim alınması operasyonunu canlı gerçekleştiren ilk Türk hekim unvanını alan Prof Dr Şendağ, başarısının sırları hakkındaki merak edilenleri ilk kez Yeni Asır Gazetesi'ne yanıtladı.

- Neden İzmir'i tercih ettiniz?

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1993 yılında uzmanlık eğitimim için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'nı kazandım. İlk yıllarım, yani adaptasyon sürecim burada eş dost akraba gibi tanıdığım kimse olmadığı için biraz zorlu geçti. Bu sırada Ege Üniversitesi Tüp Bebek Bölümü'nde Embriyolog olan eşim Handan ile tanıştık ve daha sonra 1997 yılında evlendik. Uzmanlığımı aldığım 1998 yılında da ilk çocuğumuz Çağan, 2003 yılında da kızımız İpek dünyaya geldi. Adana'ya dönme planları yaparken beklenmediğim anda Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'ndan gelen teklif üzerine kariyerime burada devam etme kararı aldım ve 20 yıldır ailemle birlikte İzmir'deyim.

- Ne gibi çalışmalara imza attınız?

Yardımcı doçentlik, doçentlik dönemlerimde yoğunlukla kapalı ameliyat üzerinde çalışıyordum. 2002 yılında '1. Ege Jinekolojik Endoskopik Cerrahi Sempozyumu'nu gerçekleştirdim. 2005 yılında Türk Jinekolojik Endoskopi Derneği'nin Genel Sekreterliği'ne seçildim. 2011 yılına Profesör oldum. Türkiye'de kadın doğum asistanlık eğitiminde yeterli laparoskopi eğitimleri verilmiyordu biz de Onur Bilgin hocamızla beraber bununla ilgili olarak 2008 yılında Türkiye'deki ilk ve tek eğitim programını oluşturarak, kadın doğum uzmanlarını eğitmeye başladım. 1 ay süren ve yılda 3 defa düzenlediğimiz programa 5 kadın doğum uzmanını davet ettik. Biz Türkiye'de aynı zamanda ilk robotik cerrahi kurslarını başlattık. 2012 yılında ilk kursu verdik ve bugüne kadar 4 kurs düzenledik. Bu eğitimi almak için yurtdışına gitmek gerekiyordu ama biz Türkiye'de Ege Üniversitesi'nde bu robotun kapılarını hekimlerimize açtık. Türkiye'de de bu işin eğitiminin verilebileceğini gösterdik. Çok az sayıda insan bildiğini paylaşmasına rağmen.

- Bazıları neden bildiklerini paylaşmıyorlar?

Türkiye'de benim gibi birçok iyi cerrah ve hoca vardır mutlaka. Türkiye'deki en büyük sorunlardan bir tanesi, insanlar bildiklerini paylaşmıyorlar. Bazıları hep "Neden öğretiyorsun?" dedi. Ben eleştirilere bugüne kadar hep kulak tıkadım. Duruma ekonomik yönden bakmadım. Mükemmeliyetçi ve idealist bir yapıya sahibim. Konumum itibariyle de bilgiyi paylaşmam gerektiğine inanıyorum. Bir takım engeller kaldırılırsa pek çok konuda başarılı hocalar var. Onlara da değer verilirse pek çok meslektaşımızın da bilgisini paylaşacağını düşünüyorum. Çünkü siz bilgiyi paylaştığınız zaman asla küçülmezsiniz, büyürsünüz. Paylaşmalıyız. Ben hayatım boyunca hep böyle yaptım. Bu bir bayrak yarışı. Ben bayrağı teslim alıyorum ve yukarı çıkarmaya çalışıyorum. Bizden sonra gelenlerde bu bayrağı daha üst seviyelere çıkarmalı.

- Yurtdışına gitmeyi düşündünüz mü?

Zaman zaman tabii. Şu soruyu da sormak lazım. 'Siz çok iyi birisi olabilirsiniz ama bu ülke size ne kadar değer veriyor?' Çünkü bugün bakarsanız alanında başarılı olan insanların çoğu yurtdışına gitmek zorunda kalıyor. Neden? Çünkü size kurumunuz, üniversiteniz, bağlı olduğunuz bakanlık, devlet değer vermiyor. Gelişme imkanı bulamıyorsunuz ve belki sırf bu yüzden yurtdışına gitmek zorunda kalıyorsunuz.

80 ülkeden 5 bin uzman izledi

- O zaman beyin göçünü engellemek için ne yapmak gerekir?

Bir üniversite düşünün. Göreviniz olmadığı halde siz özverili bir şekilde çalışıyorsunuz ve ekstra olarak bu işi yapmak zorunda olmamanıza rağmen yapıyorsunuz. Türkiye için eğitim programı oluşturmak zorunda değilsiniz ve siz bu ülkeye bir şekilde hizmet etmek istiyorsunuz. Ama karşılıksız yapılan işlerde bir yere kadar gidiyor. Belki üniversitenin bakış açısını değiştirerek; 'Bizim için ekstra işler yapan, özverili çalışan insanlar değerlidir ve onlara gereken değeri göstermeliyiz' demesi lazım. Türkiye'de ilk olan bir işi gerçekleştiren kişiler önemsenmeli, desteklenmeli. Çok değerli beyinler var. Bu ülkeye hizmet etmek istiyorlar. İmkanlar açılmalı. Belki bu şekilde yurtdışına beyin göçü engellenebilir.

- Türkiye'de ilk defa robotik cerrahi yöntemiyle ABD'den de izlenen canlı bir ameliyat yaptınız. Neler hissettiniz?

Washington'da düzenlenen ve dünyanın en büyük laparoskopik cerrahi kongresinde yani "Dünya Jinekolojik Endoskopi Kongresi"nde robotik cerrahi yöntemiyle göbek deliğinden girerek başarılı bir şekilde rahim alma ameliyatı gerçekleştirdim. 80 ülkeden 5 bin uzmanın izlediği canlı yayın öncesinde İzmir'i tanıtan ayrıca 3 dakikalık kısa bir film yayınlandı. Çok heyecanlıydım. Çünkü dünyanın gözü bizim üzerimizdeydi. Türkiye açısından önemli bir imajdı. Ülkem ve benim için gurur verici. Bu ameliyattan başarılı bir şekilde sıfır hatayla çıktık. Yurtdışından ve yurtiçinden pek çok insan arayarak tebriklerini dile getirdi. Operasyonla ilgili bazı detaylarda dünyada bir adım önde olduğumuzu söyleyebilirim.

- Peki açık ameliyata göre kapalı ameliyatın ne gibi faydası var?

Genel avantajlarına baktığımızda herhangi bir kesik izi olmadığı için bayanlar için kozmetik. Hastalar kısa sürede hastanede yatıyor ve çabuk iyileşiyor. Ağrı daha az oluyor ve yara yeri olmadığı için enfeksiyon kapma riskide sıfıra yakın.

- Türkiye'deki bakış açısı nasıl?

Türkiye'de henüz bu bilinç oluşmuş değil maalesef. Bu konuda ödemeler oldukça az. Hastaneler laparoskopiden zarar ediyor. Çünkü bir sürü malzeme kullanıyorsunuz. Hastane yöneticileri anlamında sıkıntı. Bunun aşılması lazım. Devletin geri ödeme politikalarında daha fazla pay ayırması gerekiyor. Türkiye Jinekolojik Endoskopi Derneği Başkanı olarak ve akademisyen olarak bunun yaygınlaştırılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde eğitim programları düzenleyerek meslektaşlarımızın bu tekniği yapabilir hale gelmelerini sağlamaya çalışıyoruz.

- İzmir EXPO 2020'ye aday. Teması sağlık, ne düşünüyorsunuz?

İzmir sağlık teması ön plana çıkan dev bir organizasyona aday ve bu Türkiye'de ilk defa yapılması planlanan bir etkinlik. Ben İzmir'in bu başarıya layık olduğunu düşünüyorum. EXPO 2020 İzmir'in ana teması olan sağlık ile de örtüştüğünü belirtmek isterim. İzmir'de sağlık alanında önemli işler yapılıyor. İnşallah EXPO'da umduğumuzu buluruz. Çünkü İzmir EXPO'yu hak ediyor.

"Çocuklar eşime emanet"

- Sosyal yaşantınız nasıl? Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?

Şu an oğlum Poyraz 15, kızım İpek 10 yaşında. Bu hızlı tempo içerisinde insan nasıl büyüdüklerini göremiyor. Vakit buldukça özellikle pazar günleri aileme vakit ayırmaya çalışıyorum. Onlarla fırsat buldukça ortak bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. İzmir'de olmadığım gün sayısı çok fazla olunca burada eşime büyük görev düşüyor. Özveriyle çocuklar için uğraşıyor. Benim eksikliğimi onlara hissettirmemeye çalışıyor. Eşim beni her zaman desteklemiş ve cesaretlendirmiştir. O olmasaydı bu kadar başarılı olmam zordu. Bunun dışında kendime pek vakit ayıramıyorum. Zamanımın çoğu uçak yolculuklarında geçtiği için uçakta kitap okuma fırsatım oluyor.

- Başarınızın sırrı nedir?

Öğrencilerim ve insanlar da hep soruyorlar 'nasıl başarılı olunur' diye. Tek bir şey var. Çalışmak, çalışmak ve zorluklar karşısında pes etmemek. Önce hayal edeceksiniz, onun için çalışacaksınız ve göreceksiniz ki eğer gerçekten ısrarla çalışmaya devam ederseniz asla vazgeçmezseniz. Bir gün mutlaka hayal ettiğiniz yere ulaşırsınız. Dolayısıyla bunların hiçbiri olağanüstü güçler gerektiren şeyler değil. Her insan çalıştığında bu noktalara gelebilir. Bence en önemli şey pes etmemek. Mutlaka her türlü zorluğa rağmen devam edebilmek. Her türlü olumsuzluğa karşın içinizdeki ateş yanmaya devam ediyorsa başarabiliyorsunuz. Umarım benim hikayem geleceğini karanlık gören meslektaşlarıma bir ışık olabilir.




Etiketler

8 dk okuma
Paylaş